Deniz Yücel: “Bugün Aym Hatay Halkının İradesine Sahip Çıkan Bir Karar Verdi. Aym Kararlarının Uygulanmaması Kelam Konusu Olamaz”

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “Bugün Anayasa Mahkemesi ikinci sefer Hatay halkının iradesine sahip çıkan bir karar verdi. Anayasamızın 153’üncü hususu tereddütte yer vermeyecek derecede açık. AYM kararları, yasama, yürütme ve yargı organları, idari kurumları ve gerçek ve hükmî bireyleri bağlar. Hukuk devletinde, AYM kararlarının uygulanmaması kelam konusu olamaz. Hepimizi bir ortada tutan Anayasa’ya ve anayasal kurumlara karşı tırmandırılan yargı krizinin temeli siyasi müdahalelerdir. Yargıyı siyasallaştırmak kimseye yarar sağlamaz. Adaletin olmadığı yerde iktidar sahipleri dahi inançta değildir” dedi. Yücel, Parti Meclisi’nde (PM) kararlaştırılan 3’ü büyükşehir olmak üzere 125 seçim bölgesindeki belediye lider adaylarını açıkladı.

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, parti genel merkezinde PM toplantısı gündemine ait açıklama yaptı. Yücel’in açıklamaları şöyle:

“İLK SEFER BİR BAKAN MECLİS’İN KÜRSÜSÜNDEN CUMHURİYET’E AÇIKÇA ‘MEYDAN OKUDU'”

“Bu hafta bizi ve milyonlarca vatandaşımızı çok rahatsız eden bir açıklama yapıldı. Çok öfkeliyiz. Toplumsal medyadan iletiler yağıyor. Genel Merkezimizin telefonları susmuyor. Yurttaşlarımız ‘endişeliyiz’ diyor. Bütçe görüşmeleri elbette her vakit hararetli geçer, tartışmalar da yaşanır. Lakin birinci kere bir bakan Meclis’in kürsüsünden Cumhuriyet’e açıkça ‘meydan okudu.’ Tarikatları bilimin önünde tuttu. Fedakar öğretmenlerimiz için ‘terörist yetiştiriyorlar’ deme cüretini gösterdi. Bu yakışıksız ve saygısız açıklamanın akabinde, bu kişinin derhal haddinin bildirilmesini istedik ancak hala saraydan tık yok. O zat o koltuğu işgal etmeyi sürdürdükçe, öfkemiz dinmeyecek.

Madem bu zat Cumhuriyet’e meydan okuyor, o vakit, biz de ona meydan okuyoruz. Yusuf Tekin, o koltukta oturamayacaksın. Eğitimi, tarikatlara ve müritlere teslim etmene müsaade vermeyeceğiz. Senin edepsizce ‘eski Türkiye’ dediğin Atatürk cumhuriyetine darbe vurmana müsaade etmeyeceğiz. Bu bakanın nahoş ve saygısız açıklamaları, tüm öğretmenlere, eğitim işçilerine ve gençlerimize yapılmış bir hakarettir. Neymiş? O çok övdüğü tarikatlar olmazsa, çocuklarımız terörist olacakmış. Tacizle, istismarla anılan tarikatların dayanağıyla çocuklar daha güzel yetişecekmiş.

“ÇAĞDAŞLIK MAKSADINDAN, BİLİMSEL EĞİTİMDEN, LAİKLİK UNSURUNDAN ÖDÜN VERİLMESİNE MÜSAADE VERMEYECEĞİZ”

Yıllardır eğitim için ter döken, çocuklar için emek harcayan öğretmenlerimize daha büyük bir hakaret olamaz. Terörist arıyorsan yıllarca takviye verdiğin cemaatlerde orta Yusuf Tekin. FETÖ’yü hatırla ve unutma. Bu ülkenin eğitimde tek yol göstericisi vardır o da Atatürk prensipleri ve devrimleridir. Çağdaşlık gayesinden, bilimsel eğitimden, laiklik prensibinden ödün verilmesine müsaade vermeyeceğiz. AKP iktidarlarında, senden evvel o koltukta, 8 bakan daha oturdu, hiçbiri senin kadar pervasız davranmadı. Haddini bileceksin, şeyhlere, şıhlara, tarikatlara hizmet eden bir mürit değil devletine, milletine hizmet eden bir bakan olacaksın. Aksi halde o işgal ettiğin koltuktan derhal kalkacaksın.

“BU MEVZUYU TÜM TÜRKİYE’DE LİSANA GETİRMEYE VE TAKİP ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Milli Eğitim Bakanlığı en kıymetli bakanlık. Bu nedenle en büyük bütçe eğitime ayrılıyor. Zira eğitim, gelecek demek. Ulusal Eğitim Bakanlığı, 2023 yılı için 461 milyar bütçe aldı. Bakanlığa temmuz ayında Meclis Genel Şurası’nda kabul edilen ek bütçeyle 20 milyar daha verildi.

Ancak MEB, ek bütçe ile 481 milyara çıkarılan bütçesini yılın ocak-kasım periyodunda tüketti. Bakanlık 11 ayda toplam 524 milyar lira harcama yaptı. Yani bakanlığın bütçesi, yıl bitmeden tükendi. Bakanlık koltuğunu işgal eden şahıs, bunun da hesabını ver. Pek çok okulda ikili eğitime geçildi, yeni okul yapmadın. Binlerce öğretmen atama bekliyor, atama yapmadın. Okullarda ne güvenlik var, ne paklık hizmeti. Pekala bu paraları nerelere harcadın? Hangi tarikata ne kadar para yolladın? Hangi bilim dışı aktifliğe ne kadar kaynak ayırdın? ÇEDES için ne harcama yaptın? Bunun da hesabını vereceksin. Atanamayan öğretmen adaylarına, terörist yetiştiriyorlar diyerek hakaret ettiğin öğretmenlere, kaloriferi yanmayan okullarda eğitim gören çocuklara hesap vereceksin Yusuf Tekin. Karma eğitimin kaide olmadığını söyledin. ‘Şeriatı övecek kadar bilginin olmamasına’ üzüldün. Lakin Cumhuriyet’i ileriye taşımak, bilime katkı koymak, çağdaşlık yolunda yürümek için hiç dertlenmedin. Senin çağdaş, laik, bilimsel ve nitelikli eğitimle kaygının var, bunu da biliyoruz. Lakin şunu sakın unutma: Bu ülkede eğitim, Kurtuluş Savaşı kadar önemsenmiştir. Büyük Lider Mustafa Kemal Atatürk, ulusal eğitim sisteminin temellerinin belirlendiği Maarif Kongresi’ni, Ulusal Uğraş’ın en güç günlerine denk gelmesine karşın toplamıştır. Bu ülkede, bilimin ışığının aydınlatmadığı tek köy kalmasın diye eğitim seferberliği başlatılmıştır. Senin bu hadsiz açıklamaların ve meydan okumaların bir asırlık Cumhuriyete ve ona gönül vermiş milyonlara vız gelir tırıs masraf. Lakin şunu bil, o işgal ettiğin koltukta sana rahat yok. Seni o çok güvendiğin tarikatlar bile kurtaramayacak. ya istifa edeceksin ya azledileceksin. Cumhuriyet’e meydan okumak neymiş, göreceksin. Ulusal Uğraş’ın en güç günlerine denk gelmesine karşın, cepheden çıkıp Maarif Kongresi’ni toplayan ruhun devamı olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, yarın 81 vilayette eş vakitli basın açıklaması yapacağız. Bu mevzuyu tüm Türkiye’de lisana getirmeye ve takip etmeye devam edeceğiz.

“SİZ MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİNİ CEZALANDIRAMAZSINIZ”

Adı ‘milli’ fakat bakanı ulusal olmayan eğitim bakanlığından, Ulusal Savunma Bakanlığı’na geçelim. Orada yaşananlar da en az bu husus kadar düşündürücü ve tasa verici. Kendine ‘teğmen’ diyen bir işçi Türkiye’nin en değerli bedelinin rozetini takmaktan imtina ediyor, onu uyaran Atatürkçü, vatanperver, gerçek subaylar ceza alıyor. Siz Mustafa Kemal’in askerlerini cezalandıramazsınız. Ulusal Savunma Bakanı Yaşar Güler’e de bir çift kelamımız var. Bunu soran milletvekillerimize açıklama yapıyorsun lakin bir sefer bile ‘Atatürk’ diyemiyorsun. Yazıklar olsun sana. ‘Yakasına takması gereken fotoğraf’ sözünü kullanıyor, bu berbat davranışı yapana da ‘subayımız’ diyorsun. Haklı yansılarını ortaya koyan askerlerimiz için ise ‘öğrenciler’ tabirini kullanıyorsun. Atatürk bizim en değerli değerimizdir. Ben bu rozeti takmaktan gurur duyuyorum, sen ismini bile anmaktan kaçınıyorsun.

“MERKEZ BANKASI LİDERİ, KİRA FİYATLARINI APARTMAN GÖREVLİSİNDEN ÖĞRENİYOR”

Geçen hafta sizlerle bu kürsüden paylaştığımız ‘Bakanların akıllara ziyan açıklamalarına’ artık de bürokratlar eklendi. Merkez Bankası Lideri Gaye Erkan için PR çalışması yapılmak istendi. Fakat ortaya ‘Sadık Abinin Haklı Tespitleri’ isimli eser çıktı. New Yorklu Gaye Hanım da, Türkiye ile tanışmış oldu. Geçen hafta Mehmet Şimşek’e yönelttiğimiz üç soruya bu hafta da dördüncüyü ekliyoruz: Sayın Şimşek, ‘Kira fiyatları düşüyor’ açıklamanızdan Gaye Erkan’ın haberi var mı? Haydi kiracılardan sakladınız, mesken sahiplerinden sakladınız, emlakçılardan sakladınız. Yahu bu bilgiyi Gaye Erkan’dan niçin sakladınız? 15 Temmuz darbe teşebbüsünü eniştesinden öğrenen Cumhurbaşkanı’nın Merkez Bankası Lideri, kira fiyatlarını apartman görevlisinden öğreniyor. Anlaşılan Mehmet Şimşek de Gaye Erkan da Sadık abinin Türkiye’sinde yaşamıyor.

“ERDOĞAN’IN İKTİSAT İDARESİ, HALKIMIZI PARADAN PARA KAZANAN BİR KÜME İMTİYAZLI ZENGİNİN ESİRİ HALİNE GETİRMEYE DEVAM EDİYOR”

Aynı Mehmet Şimşek, dün Meclis Genel Konseyi’nde ‘Çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik’ demişti. Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan, gerçeklikten uzaklaşmada adeta yarışıyorlar. Mehmet Şimşek, Türkiye’nin risk primini 700’den 400 baz puanının altına indirdik demişti. Pekala bunu 700’e kim çıkarmış onu da anlatsın da dinleyelim. Ülkedeki kira fiyatlarının düştüğünü argüman eden Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da konut kiralarının çok yüksek olduğunu söyleyen Merkez Bankası Lideri Hafize Gaye Erkan’ın başında olduğu ekonomi idaresi, seçimden sonra tam 7 kere faiz artırımına gitti. Bugün de 250 baz puan faiz artırımına giden Erdoğan’ın iktisat idaresi, halkımızı paradan para kazanan bir küme imtiyazlı zenginin esiri haline getirmeye devam ediyor.

“EKONOMİ İDARESİ, ARTIRIM VE FAİZ ARTIRIMIYLA TALEBİ OLABİLDİĞİNCE DÜŞÜRÜP ENFLASYONU DÜŞÜRME ÇABASINDA”

Erdoğan’ın büyük umut ve beklentilerle iş başına getirdiği bu ikilinin Nurettin Nebati’den ne farkı var onu anlamadık. Sayın Nebati’ye Erdoğan müsaade vermedi ki. Yoksa o da çok tabi artırım yapardı, faiz artırırdı. Hem de en hükümdarını yapardı. Bu iktisat idaresi, artırım ve faiz artırımıyla talebi olabildiğince düşürüp enflasyonu düşürme uğraşında. Aslında söyledikleri şu: Halk daha küçük porsiyonlarda yesin, daha az gezsin, daha az eğlensin, mümkünse yalnızca nefes alsın. Erdoğan ve iktisat grubunun halkımıza layık gördüğü bu türlü bir ömür. Boşuna demiyoruz, ‘Arşiv affetmez’ diye. Ne demişti Erdoğan ‘Biz misyona geldiğimizde faiz oranı yüzde 47 idi. Nereden nereye geldiğimizi daima birlikte görüyoruz’ demişti. Bugün faiz yüzde 42,5’e çıktı.

“ASGARİ FİYAT, YILDA EN AZ İKİ SEFER İYİLEŞTİRİLMELİDİR”

Binlerce çalışan yeni taban fiyatın açıklanmasını bekliyor. İkinci toplantıdan da sayı çıkmadı. Ancak artırım haberleri gelmeye devam ediyor. Artırımlardan, evvel sıhhat alanı nasibini aldı. İlaç fiyatları yüzde 25 arttı. Artırımlar baş ağrıtıyor. Yeni yılın çabucak ertesinde de pek çok temel muhtaçlık unsuruna yapılacak artırımlar da sürpriz olmayacak. AKP’nin açlık ve yoksullukla sınadığı vatandaşlarımız, kredi kartı, kredi borçları, yüksek kira, faturalar ve icra belgeleri ortasında ömür çabası veriyor. Halkımız sağlıklı ve kâfi beslenme, insan onuruna yaraşır barınma üzere temel insan haklarından yoksun bir formda kapitalist sistemin çarkları ortasında ezim ezim eziliyor. AKP’nin yoksulluğu yönettiği bu ülkede, pazar yerlerinden çürük zerzevat meyve toplayan insan görüntüleri maalesef artık çok tanıdık. Bu ülkede beşerler geçinebilmek için alyansını satıyor, bir ekmek alabilmek için saatlerce askıda ekmek kuyruğunda bekliyor. İşte AKP’nin personele, işçiye reva gördüğü bu. Bir kere daha uyarıyoruz. Taban fiyat, personelin ve ailesinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürmesini sağlayacak seviyede belirlenmeli ve yılda en az iki kez iyileştirilmelidir.

“OKUL ÇAĞINDA İKİ ÇOCUĞU OLAN BİR AİLENİN YALNIZCA ÇOCUKLARININ SAĞLIKLI VE İSTİKRARLI BESLENMESİ İÇİN AYDA 10 BİN LİRAYA GEREKSİNİMİ VAR”

Günden güne derinleşen ekonomik krizin çocuk yoksulluğuna tesiri de tartışmasız. Türkiye, maalesef çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ikinci ülke. Ülkemizde her 100 çocuktan 22’si fakir. Geçtiğimiz haftalarda yayımlanan Milletlerarası Öğrenci Kıymetlendirme Programı’nın açıklamış olduğu rapora nazaran; Türkiye’de her beş çocuktan biri parası olmadığı için haftada en az bir kere öğün atlıyor ve yemek yiyemiyor. Okul çağındaki çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için gerekli minimum beslenme maliyeti günlük 159, aylık 4 bin 785 lira. Okul çağında iki çocuğu olan bir ailenin yalnızca çocuklarının sağlıklı ve istikrarlı beslenmesi için ayda 10 bin liraya gereksinimi var. Milyonlarca çalışanın minimum fiyat ve civarında fiyatlarla geçim çabası verdiği ülkemizde, gelişme çağındaki çocuklarımızın en az bir öğünlerinin devlet tarafından karşılanması kaidedir. AKP Türkiye’sinde doğmak o denli güç ki, yoksullukta büyüyüp üniversite çağına geldiğinizde de sonuç değişmiyor.

“AKP İKTİDARI, DEVLET YURTLARINA EMANET EDİLMİŞ ÇOCUKLARIMIZI VEFATIN KIYISINDA YAPAYALNIZ BIRAKTI”

Fransız müellif Albert Camus der ki; ‘Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.’ Türkiye’de vefat, bayanı meskende buluyor, ‘kol kırılır yen içinde kalır’ anlayışıyla birçok sefer örtbas ediliyor. Bazılarını sokak ortasında tüfekle, bazılarını de maden ocağında yakalıyor. Türkiye’de zelzelede de ölebilirsiniz, sele de kapılabilirsiniz. AKP Türkiye’sinde artık bir vefat nedenimiz daha var: o da devlet yurtlarındaki asansörler. Bu bakımsız asansörler öğrencilerin endişeli düşü olurken, dikkat edilmesi gereken bir ‘ölüm nedeni’ haline geldi. Aydın’da gencecik yavrumuz Zeren Ertaş’ın asansör faciasında hayatını yitirmesinin akabinde tedbir alınması gerekirken, facialara yenileri ekleniyor. AKP iktidarı, devlet yurtlarına emanet edilmiş çocuklarımızı mevtin kıyısında yapayalnız bıraktı. İzmir Buca’da KYK yurdunda, asansör beşinci kattan ikinci kata düştü. 45 dakika mahsur kalan öğrenci için itfaiyenin aranmasına dahi müsaade edilmediği sav edildi. Bu iktidar asansör vefatlarını değil, asansör ölümlerinin duyulmasını önlemeye çalışan bir iktidar. Akabinde, Şanlıurfa’da bir yurtta öğrenciler, 45 dakika asansörde mahsur kaldı, çaresizce kurtarılmayı beklerken bir öğrencimiz baygınlık geçirdi. Yurt vazifelilerinin öğrencilere verdiği karşılık: ‘Geldik işte, ölmediniz!’ Bu nasıl bir rahatlıktır, bu nasıl bir vurdumduymazlıktır. Tek öğrencimizin bile bir daha bu kabusu yaşamasına müsaade vermeyeceğiz.

Bu bahse çabuk bir biçimde kalıcı tahlil getirilmelidir. Bu bahiste bir teklifimiz var: Öğrenci yurtlarının asansör bakımlarını, sarayın asansörlerinin bakımını yapan şirket üstlensin. ya da tam aykırısı olsun. Devlet yurtlarının asansör bakımlarını yapan şirket, sarayın ve bakanlıkların asansörlerinin bakımını da yapsın. Bakalım o asansörlere bir daha gönül rahatlığıyla binebiliyor musunuz? Sizin canınız can da, bizim çocuklarımızınki can değil mi?

“ŞİDDETİN VE KAYNAĞININ KARŞISINDA DURMAZSAK, TEKMELER DE DURMAYACAK”

Hepimizin büyük bir hüzün duyduğu ‘hakeme atılan yumruğun’ akabinde tam 1 hafta geçti. FIFA kokartlı hakemimiz, Halil Umut Meler’i konutunda ziyaret ettik. Genel Liderimiz Sayın Özgür Özel, olayın çabucak akabinde kendisini aradı. Birebir halde Küme Başkanvekilimiz Ali Becerikli Başarır da kendisini hastanede ziyaret etti. Bu takviye karşısında Meler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilgi ve alakasından memnuniyet duyduğunu ve bu ilgi ve alakanın acısını hafiflettiğini söyledi. Manevi takviye kıymetli fakat bir de bu olayların olmasını engelleyen önlemlere de bakmak lazım. Saha içi ve seyahat güvenliği hakemler için hayati bir sıkıntıdır. Hakemler yalnızca alanda değil, maç öncesi ve sonrası saha dışında da baskı ve şiddete maruz kalıyorlar. Alt liglerde vazife yapan hakemlerimizin maruz kaldığı şiddetten haberimiz bile olmuyor.

Türkiye’de ne yazık ki siyasi isimlerin kulüplere rahatlıkla müdahale edebildiği, kulüplerin liderlerini belirlediği bir futbol sistematiği oluşturuldu. Hatta o denli ki kulüpler fonlanarak, dolaylı olarak şampiyonlar belirlendi. Siyasetin karıştığı futbol karşılaşmaları şiddetle sona erer. Bu tıp şiddet olaylarını yalnızca alanlarda değil hiçbir yerde görmek istemiyoruz. Şiddetin durdurduğu lig, iki gün evvel tekrar başladı. Ligi yöneten, izleyen, tertibinde vazife alan herkesin, atılan yumruğu hatırlayarak ve unutmayarak vazifesini ifa etmesi gerekmektedir. Unutmayalım ki Soma’daki tekmeyle alandaki tekme birebirdi. Şiddetin ve kaynağının karşısında durmazsak, tekmeler de durmayacak. Aksi takdirde AKP’nin tekmelerinin sonu gelmeyecek ve ‘şiddet’ emin olun bir gün herkese isabet edecek.

“HUKUK DEVLETİNDE, AYM KARARLARININ UYGULANMAMASI KELAM KONUSU OLAMAZ”

Bugün Anayasa Mahkemesi ikinci kez Hatay halkının iradesine sahip çıkan bir karar verdi. Anayasamızın 153’üncü hususu tereddütte yer vermeyecek derecede açık. AYM kararları, yasama, yürütme ve yargı organları, idari kurumları ve gerçek ve hukukî bireyleri bağlar. Hukuk devletinde, AYM kararlarının uygulanmaması kelam konusu olamaz. Hepimizi bir ortada tutan Anayasa’ya ve anayasal kurumlara karşı tırmandırılan yargı krizinin temeli siyasi müdahalelerdir. Yargıyı siyasallaştırmak kimseye yarar sağlamaz. Adaletin olmadığı yerde iktidar sahipleri dahi inançta değildir. Biz, Meclise had bildiren, halk iradesini yok sayan ve bağımsızlığını yitirerek siyasallaşmış yargıya karşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Heyeti’nde 21 gün 500 saat ‘Adalet Nöbeti’ tuttuk. Tarafımız çok açık. Cumhuriyet Halk Partisi olarak adaletten, hukukun üstünlüğünden ve Anayasa’dan tarafız.

“BU KATLİAMIN SORUMLULARI, İDDİA EDİLECEĞİ ÜZERE ZIMNÎ ELLER TARAFINDAN KORUNDU VE HAK ETTİKLERİ CEZALARI ALMADI”

19 Aralık 1978’de Kahramanmaraş’ta başlayan katliamda, 1 hafta boyunca yüzlerce cana kıyıldı. Meskenler, dükkanlar yakıldı, yağmalandı. Yüzlerce yurttaşımız zorla göç ettirildi. Bu katliamın sorumluları, varsayım edileceği üzere kapalı eller tarafından korundu ve hak ettikleri cezaları almadı. Hatta kimileri milletvekili dahi seçildi. Adalet, katliama uğrayanları, muazzep olanları görmemişti. Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizin en kara lekelerinden biri olan Maraş Katliamı’nda yitirdiğimiz canları bir sefer daha rahmetle anıyorum. Hesaplaşmak için değil, bir daha olmasın diye Maraş Katliamı’nı unutmayacağız, unutturmayacağız.

“PİRİNCİN İÇİNDEKİ SİYAH TAŞTAN DEĞİL, BEYAZ TAŞTAN KORKUN”

Son olarak, sözlerimi 21 yıl evvel hain bir suikasta kurban edilen aydınımız Necip Hablemitoğlu ile bitirmek istiyorum. Kendisini hürmetle ve rahmetle anıyoruz. FETÖ terör örgütünü anlattığı ve suikasta kurban edildikten sonra basılan ‘Köstebek’ isimli kitabının kapağında şunu diyor: ‘Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan korkun’ ve anlıyoruz ki akademisyen ve aydın kimliğiyle, hala günümüze ışık tutmaya devam ediyor. Partisinin ismine ‘ak’ deyince AK olduğunu zannedenler, ülkenin başına açmadık bela, ülkede suikast korkusunu yaşamamış bırakmadılar. Unutmayın ki baskı, tehdit ve sindirme ile yaratmaya çalıştığınız o nizam, sizin içinizdeki beyaz taşları tek tek açığa çıkaracak.

“KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE LİDER ADAYIMIZ, İSMAİL SONKAYA, MANİSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE LİDER ADAYIMIZ, FERDİ ZEYREK VE SAMSUN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE LİDER ADAYIMIZ, CEVAT ÖNCÜ”

Bugün Parti Meclisi toplantımızda 160 seçim etrafının görüşmeleri yapıldı. Bu 160 seçim etrafının 35’inde ön seçim kararı alındı. 125’inde ise anketler, kamuoyu yoklamaları, örgüt görüşleri, bölge milletvekilleri, parti meclisi üyeleri ve o seçim etraflarında görevlendirilen heyetlerimizin MYK’ya ve Parti Meclisimize sunmuş olduğu raporlar doğrultusunda adaylar belirlendi. Konya Büyükşehir Belediye Lider Adayımız İsmail Sonkaya. Manisa Büyükşehir Belediye Lider Adayımız Ferdi Zeyrek ve Samsun Büyükşehir Belediye Lider Adayımız Cevat Öncü olarak Parti Meclisimizde karara altına alındı ve belirlendi. Büyükşehir belediye lider adaylarımız dışında vilayet belediye lider adaylarımıza gelecek olursak; Çanakkale Belediye Lider Adayımız Muharrem Erkek, Kırşehir Belediye Lider Adayımız Selahattin Ekicioğlu, Bartın Belediye Lider Adayımız Muhammet İstek Yalçınkaya, Amasya Belediye Lider Adayımız Turgay Sevindi ve Ardahan Belediye Lider Adayımız Faruk Demir, Kütahya Belediye Lider Adayımız Eyüp Kahveci Parti Meclisimizde karara altına alındı ve belirlendi.

“BAŞKA BİR PARTİNİN İÇ ALAKALARIYLA İLGİLİ GÖRÜŞ BEYAN ETMEYİ, TARTIŞMAYI GERÇEK BULMUYORUM”

Yücel, UYGUN Parti’den gelen tenkitlere ait soruya şu yanıtı verdi:

“Başka bir partinin iç ilgileriyle ilgili görüş beyan etmeyi, tartışmayı hakikat bulmuyorum. UYGUN Parti’nin içerisinde birtakım problemler, meşakkatler varsa bunun sebeplerini ve kaynaklarını araştırma konusunda tekrar kendilerine, kendi teşkilatlarına bakmalarını tavsiye ediyorum. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, Sayın Mansur Yavaş’ın kelamlarını burada tekrarlayacak ya da tevilleyecek değilim, onlar gerekli karşılığı vermişlerdir. Münasebetiyle YETERLİ Parti’nin içerisindeki soranlarla ilgili görüş beyan etmiyoruz.”